Ülkemizde her 20 kişiden, birinin kekemelik sorunu yaşadığını belirten Kılıç, kekemeliğin yetişkinlere göre çocuklarda daha fazla görüldüğünü, bu nedenle yaşadığımız toplumda kekeme insanların yanlış anlama ve önyargılı davranışları yüzünden sosyal ve iş hayatında çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldıklarını, kendilerine olan güvenlerini kaybederek, dışlanma, başarısızlık kaygısına, değersizlik hissine ve depresyona girdiklerini ifade etti.
Kekemeliğin ülkemizde yeterince tanınmadığını vurgulayan Psikolog Kılıç; “Kekemelik utanılacak ya da çekinilecek bir durum değildir. Sadece yanlış nefes alma alışkanlığıdır. Doğru bir program ile kekemelik kontrol altına alınabilir” dedi.
"Kekeleyen çocuğu sabırla dinleyin"
Psikolog Harun Kılıç; “Ailelerin, kekemeliğin kendiliğinden geçmesini beklemeleri doğru değildir. Kekemelik kendisi bir sorun olmanın ötesinde, yeni sorunlara da sebep olabildiği için, anne-babaların en kısa zamanda bir uzmandan yardım almaları gerekir. Aileler gittikleri uzmandan, yalnız kekemeliğin tedavisi için değil, kekeme çocuğa karşı tutumlar ve kekemeliğe bağlı gelişebilecek yeni sorunların önlenmesi için yapılması gerekenlerle ilgili de yardım almalıdırlar”
Psikolojik kökenli kekemeliklerinin bir kısmının geçici olduğunu bir kısmının da ergenlik dönemine kadar devam ettiğine söyleyen Psikolog Harun Kılıç, kekemeliğin Psikolojik ve fizyolojik ya da kalıtımsal nedenlerden kaynaklanmaktadır dedi.
Kılıç; “Kekemelik fizyolojik olarak solunum bozukluğu ve nefesi doğru kullanamamadan kaynaklanır, psikolojik olarak da, ailevi nedenler, şiddet ve korku, baskı ve stres altında olmak, travma durumu ile titiz ve kontrolcü bir çevrede yetişmekte etkiler. Kalıtımsal olarak da, anne, baba ya da yakın akrabalardan birinin kekeme olması da, çocuğun kekemelik nedenlerinden biridir.Kekemelik, kişilerde özgüven eksikliği, başarısızlık kaygısı, korku ve içe kapanma, değersizlik hissi ve dışlanma ile depresyona yol açar” dedi.
Psikolog Harun Kılıç, Kekeme çocuğu bulunan ebeveynleri de uyararak; “Çocuk kekeliyor diye ona ceza vermek veya cezayla tehdit etmek, onun sözünü tamamlamak, onun ne düşüneceğini tahmin edip önceden söylemek, onun yerine cevap vermek, konuşmayla ilgili sinirli ve sabırsız davranış göstermek, onun derin bir nefes alarak konuşmayı tekrar etmesini söylemek doğru bir davranış değildir. Aksine çocuğunuz konuşurken sabırlı olun ve tüm dikkatinizle onu dinleyin, onunla konuşmaktan zevk altığınızı ona hissettirin ve onun ne söylediğiyle ilgilendiğinizi ve değer verdiğinizi gösterin” dedi.
